Kriz Sonrası Dağıtık Yerleşime Geçiş: Türkiye’nin Avantajı

Mehmet FIRAT
2 min readApr 10, 2020

--

Sonda söyleyeceğimi basta söyleyeyim. Dünya küresel pandemiden sonra hızla yerelleşecek. Bu süreçte hepimizin iyi anlaması gereken bir şey var… Tarım. Herkes olağanüstü durumlarda asıl hayati olanın ne olduğunu tekrar anladı sanırım. O yüzden hemen herkes bulduğu bir toprak parçasında birşeyler ekmeye başladı. Bir seferberlik var adeta. Balkonlarımızda bile birşeyler ekmeye başladık.

Geleceğin Köylerini Kuracağız! Birçoğumuzun Aklındaki Gelecek Buna Doğru Evrilmiyor Mu?

Dağıtık Yerleşim ve Türkiye’nin bu noktadaki avantajı, 2009 yılından beri altını çizdiğim bir nokta.

Aşırı şehirleşme her türlü kirlilik ve bulaşıcı hastalıga neden olan önemli bir problem. Bunu ben söylemiyorum, WHO başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluş ve aklı başında herkes… Çünkü, aynı tür canlının bu kadar dar bir alana yığılması doğal sınırları mahveder. Bioçeşitlilik yok olur. Böylece iç dengeye sahip ekosistem bozulur ve sistemi bozan türe önlem alınır. Bozulan ekosistemin bunun için kullandığı en etkili yollardan biri virüslerdir.

Yeni tip korona virüsün Pandemi olarak ilan edildiği ve tüm dünyada (başta Batı olmak üzere!) yüzbinlerce insanın ölümüne neden olduğu bu günlerde de ekosistemin aynı önlemi aldığını görüyoruz. Nerde çıktı bu mutasyon geçirmiş yeni tip virüs? Çin’in Wuhan şehrinde. Çin’in Hubei eyaletine bağlı Wuhan şehri Çin’in en büyük şehri ve dünyanın en kalabalık bölgelerinden biri.

Ağır endüstri toplumlarında şehirleşme daha yoğun gerçekleşti. İnsanlar, dev şirketlerin kurulu olduğu yerlerde toplandı. Bu bölgelerde devletin verdiği hizmetler o dev şirketlerle koordineli olarak daha etkin verildi. Böylece onlarca milyon insanın birarada yaşadığı kentler oluştu dunyanin farklı yerlerinde. Bu yığılma öyle hızlı arttı ki şehirlerin nüfüsü katlanarak artmaya başladı. Hızla şehirli nüfusu artmış ve kırsal nüfus azaldı. Bir noktada da şehirli nüfusu kırsal nüfusu geçtiği. Bu şu demek 1 noktada yaşayan insanların nüfusu 1000 farklı noktada yaşayan insanların toplam sayısını geçti. İşte bu noktadan sonra doğaya geri dönüş artık neredeyse imkânsız hale geldi. Türkiye’de ise şehirli nüfusu kırsal nüfusu 1980–1985 arasında geçti.

Dağıtık Yerleşim

Dağıtık yerleşim bu kontrolsüz şehirleşmenin tersine dönmesini ifade eder. Doğanın baş edebileceği bir mesafenin oluşturulması esastır. Bu anlayış, gelişmiş ülkelerde fark edildi ve yatay yerleşim hızla benimsenmeye başladı. Evler, yerleşim alanları, siteler olabildiğince bir birinden uzak kurulmaya başladı. Çünkü artık kendi kendine yeten bağımsız evler mümkün. Internet, solar enerji, bilgisayarlı sistemler, kısaca akıllı evler mümkün. Bu yeni tür yerleşim, yani dağıtık yerleşim dünyayı bir müddet daha yasanabilir bir yer yapabilir.

Dağıtık yerleşim hem izalasyonu sağlayacak hem de doğanın kendini yenileyebilmesi için fırsat ve alan sunacaktır.

Türkiye’nin avantajı ise, tabi 2009'a göre bu avantaj daha az, hala ağır bir şehirleşme geçirmemiş olması. Yani iyi ki hala köylerimiz var! Ağır şehirleşme geçirmiş ülkelerden daha avantajlı olarak, bizler Köylerimizi yeniden ve güncel teknolojilerle güçlendirerek bu süreci daha hızlı geçirebiliriz. Köylerimizi internet, solar enerji, ileri tarım ve şehirde ulaştığımız tüm imkanlarla donatabiliriz. Böylece hala hayatta olan köylerimizi güçlendirerek ABD’nin, Çin’in, Japonyanın, İngilterenin onyıllarca yapamayacağını daha kısa sürede başarabiliriz. Bunun içi reçete şu; bilişim altyapısı, yenilenebilir enerji, bilimsel tarım ve iyi bir kargo ağı.

--

--

Mehmet FIRAT
Mehmet FIRAT

Written by Mehmet FIRAT

Prof.Dr. Educational Technology

No responses yet